ARŞİV YAZILARIM | DİZİ KUTUSU | ALIAS GRACE: Hakikat , Doğrular ve Duygular Çatışması (SPOİLER İÇERMEKTEDİR.)

 Bugünkü konum: 2017 yapımı, 6 bölümlük, yine bir Netflix dizisi olan Margaret Atwood'un  Nam-ı Diğer Grace  adlı kitabından uyarlanan Alıas Grace.

Bu diziyi izlememdeki en önemli neden bölümler boyunca bize sorular sordurması ve masumiyete de suça da yakın hissettirmesi. Katil kelimesinin önündeki kadın vurgusunun baskın olması da dizi boyunca izleyiciyi  dışlanmış bir kadınsal kimliğe götürüyor . Bir kadın katil olunmasının sıradışılığından dem vuruluyor ama yine de bu sentezin sonunda karakter: ''  Kadın katil olmaktansa diyor ki katil olmayı yeğlerim.''

 Karakterin  kendisini  o cinsiyet  kimliğine yakın hissetmediğini düşünüyorsunuz. Zaten bununda birçok kritik nedeni var. Annesindeki; babası karşısında bulunduğu o sinmişlik, ezilmiş, güçsüzlük  hali ve tüm bunların sonunda hastalık yüzünden zayıf düşüp ölmesi bu kimliğe ihtiyatlı yaklaşmasına sebep olmuş olabilir. Babasının tacizlerine uğraması da cabası. Grace, tüm bu iyilik kötülük çizgisinin arasında ve yaşadığı ağır baskı ve eziyetin altında bir kişilik savaşı veriyor. Hapiste tek hücre cezası ve açlıkla sınanıyor. Vahşi yöntemlerle iki cinayetin faili göründüğü için akıl sağlığından da şüphe ediliyor bu süreçte. Katı yöntemlerle bir şeyleri hatırlaması konusunda zorlatılıyor.  Orada bulunduğu zaman diliminde de elle tacizler sürüyor.

Başında bir din adamı ve uzman doktorların bulunduğu bir komite; Grace'nin hapisten çıkmasını sağlayacak raporu hazırlaması için psikiyatr ve sinir hastalıkları uzmanı Dr. Simon Jorden'i görevlendirir.  Peder, Grace'nin masum olduğundan son derece emindir çünkü henüz 16 yaşındadır ve savunmasız bir görünümü vardır.  Dr. Simon'u bu konuda yüreklendirir. Yaptığı görüşmeler sonunda o da bu fikre kapılır gider. Bu fikir Grace'ye olan duygularını, aşkını besler. Kendine engel olamaz, Onda bu durum bir tutku halini alır. Hayallerini süsler.

Grace'nin dünyasında ise kendini hayatı boyunca en yakın hissettiği arkadaşı Mary Whitney'i kaybetmesi onun için kırılma noktası olur. Annesinin ölümünden sonra ölen ruhların bulundukları  mekanda eğer açık bir pencere yoksa  ölülerin ruhlarının o yere hapsolacağı düşüncesine inanmaktadır. Arkadaşı Mary'i yattığı odasında kanlar içinde bulur. Olayın şokunu yaşarken o sırada odada pencerenin kapalı olması onda Mary'nin ruhunun odada hapis kalması korkusunu tetikler. İşitsel halüsinasyonlar görmeye başlar. Mary'nin ruhu içeri girmek istemektedir. Bu ruhsal geçiş kötülüklerin intikamının kamçılayıcısı olacaktır. Kurulun önünde yapılan hipnoz seansı sonrası Dr. Jorden içindeki aşkın savaşını kaybeder. Grace'yi kurtaracak raporu  yazmayı red etmiştir. Kingston'u terk eder.